Kategoriler
Tarih

İkinci Meşrutiyet Nedir?

2. Meşrutiyet Nedir?

İttihat ve Terakki Partisinin birinci meşrutiyetin sona ermesinden sonraki süreçte yıllar içinde yürüttüğü siyasi faaliyetler sonucunda toplumun ve ordunun birçok kademesinde güç ve fikir birliği sağlamış olup sonucunda 23 Temmuz 1908 ‘de Anayasanın tekrar yürülüğe konmasını ve İkinci albdülhamitin parlamentoyu açmasını sağlamışlardır.30 Ekim 1918 yılına kadar sürecek olan bu sürece ‘ İkinci Meşrutiyeti ‘ yada ’ İttihad ve Terakki Dönemi ‘ adı verilmiştir.

Bu dönemde İttihat ve Terakki partisi mensupları sosyal hayatta,devlet ve ordu yapısında batılaşma ve çağdaşlama yönünde önemli ilerlemeler sağlamışlardır.Tüm bu yenilenme ve moderleşme çabalarından gerici zihniyet rahatsız olmuş ve 31 Mart 1909 tarihinde İstanbulda ayaklama sebep olmuşlardır.Bu ayaklanmayı Selanik gelen ‘ Hareket Ordusu ‘ bastırmıştır.İsyan sırasında İkinci Abdülhamitin tavrından memnun olmayan İttihad ve Terakki partisi mensupları Hareket Ordusununda desteğini alarak 27 Nisan 1909’da İkinci Abdülhamit’i Tahtan indirmiş ve yerine Sultan Reşat’ı padişah yapmışlardır.

İkinci meşrutiyet dönemimde İttihad ve Terakki Partisinin mensupları, başta Enver , Cemal ve Talat paşa olmak üzere devlet yönetimindeki tecrübesizlikleri ilerleyen dönemde Osmanlı devletini ve Türk Halkını acı sonuçlar ile yüz yüze kalmasına neden olacaktır.

Kategoriler
Tarih

Birinci Meşrutiyet Nedir?

1. Meşrutiyet Nedir?

23 Aralık 1876 ‘da Kanun-i Esasi ile başlayan ve 14 Şubat 1878 ‘ tarihinde Osmanlı-Rus Savaşında mecliste çıkan tartışmalar sonucunda İkinci Abdülhamit’in Meclis-i Mebusan’ın Kapatması ile sona eren sürece ’ Birinci Meşrutiyet Dönemi ‘ Dönemi adı verilir.

Birinci meşrutiyetin ilanı ile Osmanlı devleti padişahın iradesinden çıkıp anayasa yani Kanun-i Esasinin hükümlerine bağlı olarak yönetilecekti.Aslında görünüşte böyleydi.Kanun-i Esasi Meclis-i Mebusan (Halk Meclisi) ve Meclis-i Ayan (Üyelerini Padişahın seçeceği Meclis) ‘dan meydana gelen bir parlemento kurulmasını emrediyordu.

Aslında Kanun-i Esasinin içerdiği maddelerde padişaha parlementodan çıkacak maddeleri red etme,istediği vekili sürgüne yollama ve istediği zaman meclisi açma kapama yetkileri verildiği için değişen bir şey yoktu.Anayasa gerçek bir anayasa değildi tüm yetkiler eskisi gibi padişaha aitti.